Hepimizin bu hayattan aldığı bir yarası vardır.İçerlerde biryerlerde kanayan,sızısı hiç bitmeyen ama şekil değiştiren ,canımızı yakan Şiron yaralarımız vardır…

Şiron uzun zamandır Retro hareketteydi,gölge yanlarıyla birlikte 12 Aralıkta düz seyrine başladı !
Buda ;”Acılarımızla ve şifalarımızla yüzleşme zamanı “demektir…

Şiron retro durumda iken Satürn ile kare (olumsuz)açıdaydı.Bu açı bize korkularımızla yüzleşme verdi ,kimileri işten çıkarıldı veya ayrıldı,kimilerinin ilişkileri bitti.Belkide ilerde bize acı verecek olayları bitirdi ,kopardı bu zorlayıcı açı,bizlerin bitiremediğini Satürn ve Şiron bizim için bitirdi,veya yine bu ikili bizlere yeni Pathesis (manevi acı)acıları yaşattı .Bu açı Satürn Oğlak burcuna geçişiyle kapandı ,fakat yaşanan bu olumsuz açının etkisi henüz bitmiş değil ,bu yüzden dikkat etmekte fayda var …

Yaralı Şifacı Chiron Retro iken bizleri sorguladı ve sınadı…

Herbirimizin ne kadar fedakar olduğu sorgulandı.
Herbirimizin ne kadar merhametli olduğu sorgulandı.
Herbirimizin ne kadar empati yapabildiği sorgulandı.
Herbirimizin paylaşmayı ne kadar başarabildiği sorgulandı.
Herbirimizin korkuyla,sınıflandırmakla değil de sevgiyle ve şefkatle ne kadar “BİR OLABİLDİĞİMİZ” sorgulandı.
Korkularımızla ,ne kadar kendimizi güvende hissettiğimizle ,duygusal ihtiyaçlarımızla sınandık…

Şiron haritalarımızda hangi evimiz de ise o alanlarda belki yaralar aldık,belki de başkalarına şifa olduk.Sınandık ve sorgulandık…

ŞİRON BİZE;” Yaralı olduğun her ne ise,canını yakan ne ise,diğerlerine o alanda şifa ver “ der…

KİMDİR BU ŞİRON?HİKAYESİ NEDİR DERSEK ;

Şiron mitolojide yarı at yarı insan olan ve de ölümsüz olan bir varlıktır.
Doğduğu andan itibaren büyük yarları vardır .Annesi ve babası onu aşk ve sevgi üstüne olan bir birleşmeden değil de ,hayvani duygularla yani tamamen içgüdüsel bir birliktelikten Dünya ya getirmiştir.Yarı at yarı insan olan bu varlığı gören annesi ondan tiksinmiş ve istememiştir.Terkedilen Şiron ne yazık ki ne annesini ne de babasını hiç tanımamıştır.Onu bulan Apollo büyütüp beslemiş dolayısıyla sevgiyi,şefkati üvey babası dediğimiz Apollo da bulmuştur.Aynı zaman da Apollo Şiron’un öğretmeni de olmuştur.Zamanla Şiron akıllı ve deneyimli biri olmuştur.Aynı zman da kahin,doktor,öğretmen ve müzisyende olmuştur.
Fakat tüm olumlu durumlara rağmen yüreğinde hissettiği derin yarayı hiç unutmayacaktır.Terkedilmişliğini,sevgisizliğini ve aşağılanma duygusunu atlatamayacaktır.

Şiron’un, fiziksel olarak yaralanmasına dair pek çok hikaye vardır ,ben size en bilinen hikayeyi anlatarak adının neden “YARALI ŞİFACI “olduğunu aktarmaya çalışacağım.

Santorlar tarafından düzenlenen yemekte kavga çıkar ve atılan oklardan biri Şiron’un bacağını yaralar.Tarifsiz acılar içinde olan Şiron ölümsüz olduğu için ölemiyordur.Kendi acısını dindirmek için uğraştıkça ,çareler aradıkça,ilaçlar melhemler buldukça başkalarını iyileştirmekte çok başarılı hale geliyordur.Tanrılardan yardım dileyerek kendisini ölümlü hale getirmelerini ister.Yer altına mahkum edilen başka bir Tanrıyla yer değiştirir ve acılarına son vererek ölümü tadar …Şiron acılarını ölümle dönüştürerek sızılarına son vermiştir…

Hepimiz birilerine yara ,birilerine de şifacı olmuşuzdur ya da olacağızdır.Şiron bizim en derin yaralarımızı ifade eder.Şiron yaraları, ruhun olgunlaşması ve hayatın sadece kendi etrafında dönmediğini anlaması,diğerlerinin de acıları olabileceğini düşündürmesi açısından çok önemlidir hatta gereklidir de…

Zevk uğruna yapılmış sonrasında terkedilmiş ve günümüz yetimhanelerin de büyümek zorunda bırakılmış ,o minicik kalplerin yarasıdır Şiron…

Anne kucağının sıcaklığını yaşamadan,bir babanın gölgesinde dinlenemeyen ,aile yuva nedir bilmeyen sevgisiz,savunmasız,eksik ve hep eksik kalacak bir çocuğun yüreğinde ki sızıdır Şiron…
Düşününki; Bir defa bile “ANNE “ diyemeyen diller var aramızda,işte bu derin sızı bir terkedilmişlik,belki aşağılanma,sevgisizlik ,korkular şeklinde bu minik bedenlerde büyük bir acı ve travma yaratacaktır…
Fakat öte tarafta ise herşeye sahip ama asla anne ya da baba olamayacak insanlarda vardır.Evlat sahibi olamamak bu kişilerin Şiron yarası olacaktır…

Her iki ruhunda bu hayatta bu eksiklikleri yaşayarak deneyim kazanması ve olgunlaşması için gerekli bir süreçtir.
İki değişik yara şekli ve ikisi de çok acıtan yaralardır ama şifa da tam burada vuku bulur aslında.Evlat sahibi olamayan ,o cennet kokusunu tadamayan çift ,anne ve babadan yoksun olan bu yavruları evlat edinerek Şiron yaralarını tedavi etmektedirler.Birbirlerinin yarası ,aynı zaman da birbirlerine de şifa olmuştur…

Şiron yaraları bilinçaltımızda derinlerde sessizce bekleyen,ancak olaylar doğrultusunda uyanıp önümüze dikilen ve yaşanmak zorunda bırakılan derin sızılarımızdır…

Farkındalığı yüksek olan bir insanın yarası evlat acısıyken,beşeri yaşamaya devam eden insanın yarası ise aşk acısı olacaktır…

Ama unutmayalım ki;Şiron yaraları bizim en değer verdiğimiz,en sevdiğimiz yerden bizi vuracaktır.!

Peki biz milletçe sorgulandığımız bu dönemde manevi değerlerimize ne kadar sahip çıktık?
Yardıma muhtaç olan bir insana,bir hayvana,hatta bir ağaca ne kadar merhametli davrandık?
Ben değil de biz olabildik mi?
Hergün şehit olan o ana kuzularına ne kadar sahip çıkabildik?
Evladının yanağını öpmek varken ,toprağını öpen o anayı anlayabildik mi?
Tacize,tecavüze,haksızlığa uğrayan o minicik kalplere ne kadar yardım edebildik?Onların sesi olmayı başarabildik mi?

Toplum olarak bu temalarla sınanıyoruz .Ne kadar başarılı olduğumuz da zaten aşikar…

Şiron bize alacağımız yaraları gösterirken ,şifasını da nereden bulabilceğimizi de gösterir.

Haritalarımız da Şiron’un semboliği “ ANAHTAR” şeklindedir .O anahtarla doğru kapıyı açmayı bilelim yeter ki…
Kendi yaralarımızın şifacısı da,toplumsal yaralarımızın şifacısı da yine biz ler olacağız …

Başkalarının yaralarını sarmayı öğrendiğimizde kendimiz de şifa bulacağız…

Herbirimizin bu Dünyaya geliş amacı varsa eğer,Şiron yaraları da bu amaca hizmet etmek için vardır.

Gökyüzünde ki Şiron,natal haritanızda ki Şiron’a dokunduğunda şifalanma dönemi başlar.Ancak Şiron sizden bir şey ister;”Seni acıtan o şey her ne ise onu bırak,yok et” der…İçinizde ki acıyı dönüştürün! Kendinizi iyileştirin! Yaşanan her acı bizi olgunlaştırır,ruhumuzu özgürleştirir…

Her yara birgün mutlaka şifa bulacaktır! Önce kabuk bağlayacak, sonra o kabuk düşecek fakat izi hep baki kalacaktır.Bizi derinden sarsan olaylar elbette unutulmaz, ama şekil değiştirir.O yarayla yaşamayı öğrenmişizdir. Ve artık kocaman bir eksiklik vardır derinlerde biryerlerde…İşte o eksik kalan tarafımızı güçlendirip insanlığa yardım edelim.Olan olmayanla paylaşırsa eğer tüm yaralar şifa bulur…(1961 / 1969 Doğumlu olanların Şiron’u Balık burcundadır,Göksel Şiron da Balık burcunda olduğu için bu kişilerin şifalanma dönemidir …)

ŞİFA MISIN ,ZEHİRMİSİN KARAR VER !

KENDİNİ DÖNÜŞTÜR VE FARKINDA OL!EĞER SEN BUNU BAŞARAMAZSAN EVREN SANA BUNU İTTİRE İTTİRE YAŞATIR…

Acılarla ,ızdıraplarla olgunlaşacağımızı unutmayalm!

İÇİMİZDE Kİ “BİZ OLMA DUYGUSUNU” ÖLÜMSÜZLEŞTİREBİLMEK DİLEĞİYLE…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir